Yüzünüze, yaşla beraber kaybolan formunu yeniden kazandırmanın bir yolu da cildinizi sıkılaştırmaktan geçiyor. Yeni nesil lazerlerle cildinize bu gençlik dokunuşunu vermek mümkün.
Vücuttaki diğer tüm organlar gibi cilt de yaşlanır. Genetik olarak önceden programlanmış hücre içi değişimlerin sonucu olarak, sıkılığını ve elastikiyetini kaybeder, donuk ve cansız bir görünüm alır. Dr. Buket Yıldırım “Yüz yaşlanmasına neden olan tek bir etken yoktur” diyor. Yaşlanma süreci genetik aktarım ve çevresel faktörler gibi farklı etkenlerin bileşimidir” diye ekliyor.
Yıllar içinde cildimizde gözlemlediğimiz elastikiyet kaybı, ince çizgiler ve kırışıklıklar gibi yaşlanma belirtilerinin önemli bir bölümünün güneş ışınları ve atmosferdeki kirlilik nedeniyle oluştuğu biliniyor. Dr. Yıldırım, bu süreçte ciddi bir rol oynayan güneş faktörünün etki mekanizmasını şöyle anlatıyor: “Güneş ışınları cildin yapıtaşları olan kollajen ve elastin miktarını düşüren bir enzimi harekete geçiriyor. Güneşe fazla maruz kalmak DNA yapımızı da değiştirir. Ciltte bulunan bazı genleri harekete geçirerek anormal çalışmalarına ve kollajenin azalmasına neden olan bir enzimin üretilmesine neden olur.”
Kollajenin cildi ayakta tutan yapıtaşı olduğu düşünülürse, güneş ışınlarının ciltteki yaşlanma sürecini önemli ölçüde hızlandırması kaçınılmaz olur. Dr. Buket Yıldırım “Kollajen olmadan cilt çöker ve kırışır” diyor ve ekliyor: “Evet, yaşlanmadan kaçmak mümkün değil ama süreci yavaşlatmak adına yapılabilecek birçok şey var.”
Gerçekçi Beklentiler
Günümüz cilt sıkılaştırma tedavileri ultrasondan radyo frekansa ve değişik dalga boylarındaki ışıklara kadar, farklı enerji kaynakları, farklı teknolojiler kullansalar da hepsi ciltteki kolajen ve elastin üretimini artırmak üzere tasarlanmıştır. Dr. Yıldırım, bu tedaviler için en uygun adayların gerçekçi isteklere sahip olan hastalar olduğunun altını çiziyor: “Cilt sıkılaştırıcı teknolojiler, cerrahi müdahalenin yerini tutamaz. Hiç bir zaman da tutmayacaktır. Ancak orta seviyeli elastikiyet kaybına çözüm olabilirler. Bu yüzden de hastaların, tedavinin sonuçları konusunda gerçekçi beklentilere sahip olması çok önemlidir. Tabii doktorun da hastayı doğru yönlendirmesi, hastanın sorununa etki edecek en uygun tedaviyi belirlemesi gerekir.”
Tek Seansta Etkili Sonuçlar
Dr. Buket Yıldırım, tek seansta sonuç veren lifting uygulamaları için en doğru adayların ciltlerinde henüz ameliyat edilecek derecede sarkma sorunu olmayan ya da ameliyat olmak istemeyen hastalar olduğunu söylüyor. Ciltteki elastikiyet kaybına müdahale etmede en etkili anti-aging sistemler arasında Ultherapy ve Thermage yer alır. Bunlar elastikiyet kaybı fazla olmayan hastalarda cildi sıkılaştırmak, cilt kalitesini artırmak ve yüz ovalini toparlamak için elimizdeki etkili sistemler arasındadır.
“Ultherapy, daha düşük seviyede bir enerji kullanarak, cilt altına odaklanmış ultrason dalgası gönderir ve böylece rahatsızlık hissini minimuma indirir”. Dr.Yıldırım, Ultherapy etkili bir tedavi olsa da estetik ameliyatın sonuçlarına benzer bir sonuç alınamayacağını hatırlatıyor ve “Bu uygulama ile çene hattı dolgun kişilerde oldukça başarılı sonuçlar alıyoruz” diyor.
Thermage’ın yeni geliştirilmiş ve artık yaygın olarak kullanılan versiyonu CPT’nin en önemli özelliği, eskisine kıyasla daha etkili ve konforlu bir tedavi olması. İşlem sırasında cildin derin katmanlarında enerji oluşturularak kollajen ve elastin liflerinin yapımı uyarılır. Bu uyarı, cildin daha pürüzsüz, yumuşak ve genç görünmesini sağlayan bir iyileşme sürecini tetikler.
Her iki sistem de cildin alt katmanlarında kontrollü bir doku hasarı yaratarak kollajen ve elastin liflerinin sentezlenmesini hedefler. Dr.Buket Yıldırım “Cildimiz en büyük organımızdır ve yenilenme sürecinin tekrar başlaması için kontrollü hasara ihtiyaç duyar” diyor. “Ulthera ve Thermage CPT de bu esasa dayanır, ikisi de etkili sistemlerdir ancak hangisinin hangi hastada daha iyi sonuç vereceğini önceden bilmek mümkün değildir.”
Peki, Thermage CPT ve Ulthera arasındaki fark nedir?
• “İkisi de FDA onaylı bir sistemlerdir. Thermage, radyo frekans teknolojisi ile cildin alt tabakasını ısıtır ve cildi destekleyen kollajen bağ dokusunun sıkılaşmasını sağlar. Ulthera ise cilde hem dışarıdan hem de içeriden nüfuz ederek etki eder.”
• “Thermage tedavisinin olumlu etkisi genelde hızlıca fark edilir. Ancak daha belirgin sonuçlar, yani cildin sıkılaşması ve yüz konturunun netleşmesi, 2-6 ay içinde ortaya çıkar. Tedavinin kalıcılığı, hastanın cilt yapısına ve doğal yaşlanma sürecine bağlı olarak devam eder.
• Ulthera tedavisinin sonuçları ise 2-3 ay içinde ortaya çıkar. Yüz germe, çene, çene altı, boyun germe ve kaş kaldırma işlemleri uygulanan bazı hastalarda iyileşme 6 ay boyunca devam eder.”
• “Klinik araştırmalar, Thermage sisteminde en etkili sonuçların yaşları 35 ile 60 arasındaki hastalarda alındığını gösteriyor. Hatta tedavinin sonuçları öngörülebiliyor. Ulthera için en uygun adaylar ise henüz otuzlu yaşlarında olan ve ciltlerinde ilk yaşlanma belirtileri başlamış olan hastalar. “
• “Thermage, genellikle göz altları, alın, yanaklar, orta yüz, çene hattı ve boyun altı tedavisinde kullanılır. Ultherapy yüz ve boyundaki hafif ve orta derecedeki sarkmalar ve gevşemelerin giderilmesinde etkilidir. Ulthera boyun altındaki aşırı sarkmalarda da etkili sonuçlar sağlıyor.
• “Hem Thermage-CPT hem de Ulthera tedavilerinde çoğu kez elde edilen sonuçları korumak adına uygulamanın her yıl ya da iki yılda bir tekrarlanması gerekir.”
Icon lazer etkisi
Icon lazer, cilt gençleştirmede etkili sonuçlar almayı mümkün kılan yenilikçi bir sistem. Dr. Yıldırım, yeni bir sistem olmasına rağmen Icon lazerin kısa sürede popüler olduğunu ve sıkça tercih edilen teknolojiler arasına girdiğini söylüyor. “Güzel ve sağlıklı bir cilt için kullanılan bu teknolojinin en önemli özelliği, birçok farklı etki mejanizmasını tek cihazda toplamış olması. Bir çok cilt tipinde uygulanabiliyor ve cilt gençleştirmeden kırışıklık tedavisine, cerrahi skarlardan akne izlerine, lekeden damar tedavisine kadar kapsamlı bir kullanım alanına sahip.”
Icon lazerin aynı yeni nesil lazer sistemlerinde olduğu gibi cilt yüzeyinde herhangi bir tahrişe neden olmadan, cildin alt katmanlarına enerji göndererek kontrollü bir mikro-hasar yaratmak üzere tasarlandığını belirten Dr. Buket Yıldırım, tedavi protokolü “Üç hafta arayla yapılan 15 dakikalık 3 ya da 4 seanstan oluşuyor” diyor. “İşlem cilt yüzeyindeki ısıyı sabitleyen teknoloji sayesinde konforlu geçiyor, sonrasında oluşan hafif kızarıklık ise bir kaç saat içinde yok oluyor. Icon lazer cilt yüzeyine zarar vermeyen bir işlem olduğu için her mevsim uygulanabiliyor.”
Yeni kollajen ve elastin liflerinin yapımı ile cildin çok daha taze ve canlı bir görünüme kavuşmasını, ince çizgilerin, kırışıklıkların, akne ve travmaya bağlı yara izlerinin görünümünün hafiflemesini sağlayan Icon lazer, leke tedavisinde de çok başarılı. Dr.Yıldırım, pek çok cilt probleminde etkili olan Icon lazerin cilt tonundaki düzensizlikleri yok ettiğini, yaşlanmaya ve güneşe bağlı lekeleri, hatta cilt yüzeyine yakın kılcal damarları hafiflettiğini söylüyor. “Cilt kalitesini genel anlamda artıran, cilt yaşını geri çeviren bir sistem bu.”
Scarlet S: Altın iğnelerle gelen gençlik
Scarlet S, cildi sıkılaştıran, sarkmaya karşı kolajen yapımını uyaran teknolojiler arasında, son yılların etkili uygulamalarından biri. Dr. Buket Yıldırım, kendisinin de sıklıkla tercih ettiği bir sistem olan Scarlet S teknolojisinin ilginç bir yaklaşıma sahip olduğunu söylüyor. “İşlem sırasında ciltte enflamasyona neden olmayan altın uçlu mikro iğneler kullanılıyor. Bu iğnelerle cildin alt katmanlarına radyo frekans enerjisi gönderiliyor. Hem cilt altına gönderilen enerji hem de iğnelerin cilde batmasıyla yaratılan hasar sinerjik bir etki yaratıyor. Vücut, bu hasarı onarmaya çalışırken, cilt yeniden yapılanıyor.”
Cildin bu yeniden yapılanma süreci, ince çizgilerin, kırışıklıkların hafiflemesi, cildin daha parlak ve taze bir görünüme kavuşması ile kendini gösteriyor. Yıldırım “Cildin durumuna göre değişse de genelde 3 hafta aralıklarla uygulanan 3-4 seans yeterli oluyor” diyor. “Scarlet S lifting konusunda gözle görülür sonuçlar yaratan, cildi sıkılaştırarak yüz ovalini toparlayan bir sistem. Özellikle gözeneklerde sıkılaşma yaratmakta, burun ile yanak arasındaki çukur bölgenin geriye çekilmesinde başarılı sonuçlar alıyoruz. İşlemi somon DNA’sı ile kombine ettiğimizde tedavinin etkinliğinin arttığını gözlüyorum.”